Antik Palmira kenti Mayıs 2015’te IŞİD’in eline geçmiş ve bütün dünya bir antik kentin yok oluşunu izlemek zorunda kalmıştı. Sonrasında ise bu eşi benzeri olmayan antik kent tekrar IŞİD’in elinden kurtarılmıştı. Kentin Osmanlı dönemindeki fotoğraflarını ve açıklamalarını Ahmed Cemal Paşa‘nın emriyle hazırlanan Suriye ve Filistin ve Garbî Arabistan Abidat-ı Attikası adlı eserden aldık. Palmira’nın kitapta yer alan bütün fotoğraflarını almakla beraber Kitap 1918’de Berlin’de basılmış. Açıklamalar aynı zamanda Almanca verilmiş.
Çeviri Metin
Sütunlu caddenin cihet-i garbiyyedeki kısm-ı ibtidaisi.
Sütunlu büyük caddenin şimal-i garbîsinde kaindir. Metin Korint nizamından tesis edilmiş bulunan bu bina, İmparator Hadriyan’ın namına mezkur bir kitabeye havi olduğu için kabl-elmilat daha ikinci asrın rub-i evvelinde bile mevcut olması icap eder. Burada dahi heykel vazına mahsus olmak üzere sütunlar tatbik edilmiş konsol yani dirsekler görülmektedir. Cellanın[1] duvarları pilpayelerle[2] aksama ayrılmıştır. Dahiline yan tarafta vaki iki büyük pencereden ziya girer idi. Topraktaki toz ile rutubetin su-i tesiratı burada dahi duvarın tahtani-i tabakatına bakınca anlaşılıyor.
Boyalı nukuş-u cidariyyeye havi taht-el-arz medfen.
Resim 55 – Tedmür (Palmira)
Yukarıda: İki tarafı sütunlu yolları ile çevrili olan şehrin bir kısmının genel görünümü. En iç tarafta ve solda güneş Tanrısının mabedi, sağda da cimnazyum denilen binanın kalıntıları.
Aşağıda: İki tarafı sütunlu bir caddenin enkazı görülmektedir. Bütün sütunların aynı tarafa devrilmiş olmasına bakılırsa burasının bir depreme uğramış olduğu zannolunur. İç tarafta ve ortada kabristanın kuleleri görülmektedir.
Tedmür, Şam’ın 260 kilometre kuzeydoğusunda ve çölün ortasındadır. Ehemmiyeti, zengin kaynakları olmasından gelir ki Bağdat’tan Suriye’ye gitmekte olan kervanların daha eski zamanlardan beri Tedmür’den geçen yolu tercih etmesine de sebep bu idi. Husula gelen ticari ilişkiler milattan sonra daha birinci asırda bile şehrin servet kazanmasına neden olmuş idi. En parlak devri milattan sonra üçüncü asra ve Kral Zenubye’nin zamanına tesadüf eder ki şimdiye kadar ayakta kalan gösterişli binaların büyük bir kısmı işte bu zamandan kalmadır. Adı geçen binalar eskiden binlerce sütuna sahip iken bugün bunlardan takriben yalnız dört yüz adedi kalmıştır. Zenubye Mısır’a ve Küçük Asya’ya kadar topraklarını genişletmiş ve ele geçirmiş etmiş olduğundan nihayet Romalılarla çarpışmış, ve milattan sonra 273 senesinde İmparator Aureliyanus şehri fethederek Zenubye’yi Roma’ya götürmüş olduğu için İmparatorla beraber şehre büyük tantana ile dahil olmuştur. Bunu müteakip Tedmür’de zuhur eden bir isyan üzerine şehir tekrar fethedilerek ahalisinin büyük bir kısmı öldürülmüş ve birçok binalar yıkılmış ve bu suretle Tedmür’ün büyüklüğü sona erdi. Tedmür hakkında en mühim eser Vod ile Davkins tarafından 1759’da basılmış ve Fransızca’ya tercüme edilerek Les ruines de Palmyre dite Tedmur ismi altında Paris’te 1812 senesinde yayımlanmıştır. O zaman mevcut olan harabelerin sayısı bugünkünden daha ziyade olduğu için bu kitabın ehemmiyeti pek ziyadedir.
Resim 57 – Tedmür. Büyük Cadde.
Sütunlu caddenin batı yönündeki başlangıç kısmı. Bu caddenin baş tarafı bilhassa üç kısımdan oluşan muhteşem bir kapı ile belli edilmiş ve bu kapının ayrıntısı kısmen 59’uncu resimde verilmiştir. Bu caddenin aslında 375 sütunla çevrili olan revaklarından bugün takriben 150 adedi ayakta kalmıştır. Sütun sıralarının gerisinde dükkanlar var idi. Genel görünümü bugünkü çarşı içi sokakları andırmaktadır ki günümüzde doğuda o derece muhteşem ve gösterişli olmamakla beraber benzerleri görülmektedir.
Resim 60 – Tedmür. Küçük Mabed.
Sütunlu büyük caddenin kuzeybatısındadır. Sağlam Korint düzeninde tesis edilmiş bulunan bu bina, İmparator Hadriyan’ın isminin geçtiği bir kitabeye sahip olduğu için milattan önce daha ikinci asrın ilk çeyreğinde bile mevcut olması icap eder. Burada dahi heykel koymak için sütunlar tatbik edilmiş konsol yani dirsekler görülmektedir. Cellanın duvarları pilpayelerle aksama ayrılmıştır. İçerisine yan tarafta bulunan iki büyük pencereden ışık girer idi. Topraktaki toz ile rutubetin kötü etkisi burada dahi duvarın alt tabakasına bakınca anlaşılıyor.
Resim 68 – Tedmür (Palmira).
Boyalı, resimli duvarların bulunduğu yer altı mezarı. 1898 senesinde tesadüfen keşfedilmiş olan bu mezar, kabirlerle geniş bir dehliz ile geride daha dar ve kubbeli bir kısımdan oluşur ki bundan pilpayeler arasında sırmalı olarak tertip edilmiş kabirler bulunmaktadır. Bu mezar içerisinde toplam 36 ceset mevcut idi. Pilpayeler arasındaki aralıklar, her biri yatay bölümlerle bir diğerinden ayrılmış birbiri üzerine sırmalı olarak konulmuş 5 ile 6 tabut bulunabilirdi. Bütün bu kabirler bugün yağma edilmiştir. Pilpayelere, dünya üzerinde duran ve yukarıya doğru kaldırılmış bir ellerinde zafer taçlarından başka bir de ölenin portresini tutmakta olan kanatlı periler, zafer tanrıçaları şeklinde işlenmiş ve resmedilmiştir. Pilpayelerin en aşağı kısmında hayvanları tasvir eden resimler yapılmıştır. Keza işlenilmiş olan kornişenk üstünde ve yarım daire şeklindeki duvar kısmı üzerinde dahi Aşil’in Kral Lykomedes’in kızları arasında bulunuşunu gösteren bir resim görülmektedir. Tonozlu tavanın ortasında ise kartal tarafından havaya kaldırılan Ganymedes resmedilmiştir. Bütün genel görünüm bugüne kadar doğuda kalmış bulunan mezarların en gösterişli olanlarından biridir. Bunun önemi hakkındaki ayrıntı için Strzygowski, Orient oder Rom (Taf. I, s. 1-39) ismindeki eserine başvurmak gerekmektedir.