Padişahın Horoz dövüşü festivali
Sultan Abdülaziz horoz dövüşüne çok meraklıdır. 1863 Nisan ayında, Veliefendi çayırındaki bir dövüşe bizzat katılmıştır. Bir gün önceden tellallar mahalleleri dolaşıp haber verdiği için, ertesi gün tüm İstanbul Veliefendi’yi doldurmuş, Sultan’ın içi atlas kaplı büyük çadırı da sabahtan çayırın sağ tarafına kurulmuştur. Serasker Hüseyin Avni Paşa, İngilizlerden yeni alınmış olan yedi bin şeşhane’yi (tüfek) dağıttığı erlerden kurulu İslimiye taburunu da çayıra getirtmiştir. Tekerlekleri yaldızlı arabasıyla padişah çayıra geldiğinde bütün meydanı doldurmuş olan halk,
“padişahım, şevketinle, devletinle bin yaşa…” diye bağırmıştır..

Üç Horoz dövüştüren Abdulaziz – Horoz dövüşü eğitimi
Cirit oyunları, pehlivan ve koç güreşlerinden sonra sıra horoz dövüşlerine gelmiş; fakat kimse padişahın horozlarına karşı horoz çıkarmayı göze alamıyormuş.
Boşu boşuna rakip bekleyen Sultan, yeni dönmüş olduğu Mısır gezisinde Mısır Valisi İsmail Paşa’nın hediyesi olan üç horozu meydana salmış. Birbirlerine dalan horozlara, bir an padişah olduğunu unutarak, bağırıyormuş:
“Arpa vereyim, buğday vereyim, ha gözünü seveyim, kızıl ibiklim, mahmuzla babam, mahmuzla benekli şahinim.”
Üç horoz birbirlerini al kanlar içinde bırakmış, yenişememişler ve sonunda Sultan, dövüşü durdurmuş.

O dönemdeki horoz meraklılarının en ünlüsü Vefalı Mukbil Bey’in yetiştirip dünyaya tanıttığı siyah İspenç horozları varmış. Bir de Hacı Kadın cinsi horozları seçkin hale getirmiş. Bu horozlar uzun mu uzun, akları gözükmeyen sürmeli kömür gözlü, gagası ve ayakları yeşil, heybetli horozlarmış. Sultan Aziz bu horozları görünce çok beğenir fakat başyaveri Halil Paşa,
“Sultanım bunlar maşa kadar Hint horozuna bile dayanamazlar” der.
Sultan inanamaz ve denemek ister.
Gerçekten de Hint horozu birer tokatta o heybetli horozları kaçırtır! Sultan Aziz şaşkınlık içinde,
“Bu ne sert hayvan! Aman buna nişan koysunlar” der.
Elalemin ağzını büzemessiniz. Sultan’ın ağzından “nişan” sözü çıktı ya, o günden tezi yok, padişahın horozlara nişan dağıttığı söylentisi alır, yürür! Bir horoza Osmanlı Nişanı bile verildiği söylenmiştir!