BilimBlog

Obsidyen Nedir? Tarihi ve Önemi

Obsidyen nedir? Obsidyen, hızla soğuyan lavın oluşturduğu doğal bir cam türüdür ve genellikle keskin kenarları ve parlak, siyah bir yüzeyi ile bilinir.

Günümüzde pek çok değerli taş; süs, mücevher, burç, sihir, şifa taşı yönleriyle bilinmektedir. Bu değerli taşların nasıl oluştukları, nerelerde bulundukları ya da dünya ve ülkemiz tarihinde bir öneme sahip olup olmadıkları pek çok insanın merak alanına girmemektedir. Oysa magazinsel veya güncel bilinirlik ve önemlerinin dışında pek çok değerli taş oluşumu ya da tarihteki kullanım alanları ve yerleri açısından ayrı bir öneme sahiptir. Bunlardan biri de obsidyendir.

Obsidyen Nedir?

Obsidyen, felsik püskürme (Riyolitik püskürme olarak da bilinir. Yüksek oranda SiO2 içeren, normalden düşük sıcaklıktaki, yavaş akan ve de yaygın lav kubbeleri oluşturan püskürme çeşididir.) sırasında erimiş haldeki ve genellikle asidik özellikte olan lavın hızlı bir şekilde soğuyarak katılaşması ile oluşur.

Obsidyen mohs sertlik cetvelinde sertliği 5 ile 6 arasında olan bir süs taşıdır. Bu yüzden, aşınma ve dış etkenlere fiziksel ve kimyasal açıdan oldukça dayanıklıdır. Obsidyen genel olarak silikon dioksitten oluşur. Obsidyen minerale benzer bir yapıdadır ama mineral olarak sınıflandırılamaz. Obsidyen mineraloid olarak sınıflandırılır. Mineraloid, mineral benzeri olan ancak mineral olarak sınıflandırılamayan maddelerdir.

Mineraloidlerin sabit bir kimyasal yapısı yoktur, kimyasal yapıları değişkendir. Mineraloidler sınıfına jet (siyah kehribar ve oltu taşı olarak da bilinir), opal, kehribar, inci, lapis lazuli gibi maddeler örnek verilebilir.

Obsidyen Nasıl Oluşur?

Obsidyen, felsik püskürme sırasında erimiş haldeki genellikle asidik özellikte olan lavın hızlı bir şekilde soğuyarak katılaşması ile oluşur. Felsik püskürmeler genel olarak silikon dioksit içerir. Bu yüzden obsidyenlerin yapısında çoğunlukla silikon dioksit bulunur. Obsidyen volkanik bir cam çeşididir. Volkanik bir cam çeşidi olduğu için çok keskin hale gelebilir. Obsidyenin oluşumu sırasında ona eklenen farklı maddeler obsidyenin farklı çeşitlerinin oluşmasına neden olur.

Obsidyen Nerede Oluşur?

Obsidyen felsik püskürmeler sırasında lavın hızlı bir şekilde soğuması ile oluştuğu için volkanik bölgelerde oluşur. Obsidyen daha önce felsik püskürme geçirmiş yerlerde bulunur.

Daha önce felsik püskürme geçirmiş yerlere: Ekvador, Meksika, Japonya, Yeni Zelanda, Kenya, İzlanda, Peru, Arjantin, Şili, Kanada, Ekvator, Yunanistan, Guatemala, Macaristan, Peru, Endonezya, İtalya, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri örnekleri verilebilir. Bunların dışında ülkemizde Mezopotamya, Doğu Anadolu (Erzurum, Kars yöresi, Bingöl), Güneydoğu Anadolu (Şırnak), Ege Bölgesi(İzmir ilinin Menderes ilçesindeki Bakla Tepesi mevki) ve Kapadokya bölgesinde yoğun olarak bulunmaktadır.

Erzurum-Kars Bölgesinin jeolojik özelliklerine bakıldığı zaman obsidyen, bazalt ve andezit benzeri dış püskürük kayaçların geniş bir yayılışının olduğu görülebilmektedir.

Bu yerler, bir miktar lavlar bir miktar da Dördüncü Zamanadaki genç püskürmelerle ortaya çıkmıştır. Coğrafi lokasyon olarak Doğu Anadolu Bölgesindeki Yukarı Fırat önemli obsidyen kaynaklarına sahip bulunmaktadır. İllerin coğrafi sınırları içerisinde bulunan obsidyen kaynakları genellikle Bingöl, Solhan ile Karlıova ilçeleri bölgesinde bulunmaktadır. Bingöl Bölgesindeki en yaygın obsidyen yatakları Çatak ile Bölgesinde bulunan Bingöl Çavuşlar ile Alatepe köylerinin sınırlarının içerisinde bulunmaktadır.

Obsidyen Türleri

Obsidyenin doğada bir çok ve farklı renklerde çeşitleri bulunur. Bunun nedeni yüksek oranda silikon dioksit içeren volkanik lavların içine karışan farklı maddelerdir. Başlıca obsidyen çeşitlerine “siyah obsidyen”, “kahverengi obsidyen”, “maun obsidyeni”, “kar tanesi obsidyen”, “ateş obsidyeni”, “pırıltılı obsidyen” ve “gökkuşağı obsidyeni” örnek olarak verilebilir.

Obsidyenin Kullanım Alanları

Obsidyen tarih boyunca pek çok farklı amaçla kullanılmıştır. Obsidyen Paleolitik çağdan beri kullanılmaktadır. Obsidyenin ticareti neolitik çağda başlamıştır.

Obsidyen bu dönemlerde delici aletler, kesici aletler, ok uçları, perdah taşları (Sıva, mermer, taş, metal, seramik ve benzer maddelerden yapılan eserlerin yüzeylerini düzgünleştirmede ve parlatmada kullanılan taş, kemik, seramik, obsidyen gibi sert ve düzgün maddelerden yapılan bir çeşit alet.) ve ezgi taşları (Çeşitli şekillerde olabilen buğday, arpa, yulaf, çavdar ve benzeri tarım ürünlerini öğütmekte kullanılan çeşitli taşlar.) gibi aletlerin yapımında kullanılmıştır.

Obsidyen daha sonraki zamanlarda başlıca tıp, savaş aletleri yapımı, süslü taş ve mücevher yapımı, sihir ve büyü gibi alanlarda kullanılmıştır. Obsidyen günümüzde de hala bu başlıca alanların bazılarında kullanılmaya devam etmektedir. Günümüzde obsidyen savaş aletleri ve silahlar yapılmaya devam etmemektedir. Sihir ve büyü alanında kullanımı da günümüzde pek yaygın değildir.

Obsidyenin Tıpta Kullanımı

Obsidyen geçmişten günümüze tıp alanında kullanılmıştır. Eski çağlarda hasta kişilere ameliyat yapabilmek için obsidyenden neşter (Cerrahi amaçlarla kullanılan küçük ve çok keskin bıçak çeşidi.) benzeri kesici aletler yapılmıştır. Eski Mezopotamya’da bilenen bıçaklar; taş, metal, çakmak taşı ve obsidyenden yapılmış olabiliyordu. Çakmak taşı ve obsidyen kolay bir şekilde keskinleştirilebilir ve cerrahi bir neşter haline getirilebilir.

Obsidyen eski çağlarda neşter yapımı dışında sağlık verdiği inancıyla tozlaştırılıp da tüketilmiştir.

Aynı zamanda eski çağlardan beri obsidyenin faydalı ve sağlık veren bir doğal taş olduğuna inanılmıştır. Bu yüzden insanlar sağlık verdiği düşüncesiyle vücutlarında obsidyen taşımışlardır. Obsidyen günümüzde de eski çağlardaki gibi alternatif tıp tedavilerinde kullanılmaya devam etmektedir.Günümüzde de doğal taş satan kişilerde sağlık ve mutluluk verdiği inancıyla obsidyen bulunmaktadır.

Obsidyenin Süslü Taş ve Mücevher Yapımında Kullanımı

Obsidyen eski çağlardan beri süslü taş ve mücevher gibi takıların ve dekorların yapımında kullanılmaktadır. Çünkü obsidyen siyah bir cam çeşidi olduğu için kesildikten, işlendikten ve parlatıldıktan sonra siyah bir elmas gibi gözükmektedir ve bu görünüm insanların hoşuna gitmektedir.

Süs taşları, kesildikten, işlendikten ve parlatıldıktan sonra, bu süs taşlarının güzelliği daha da artmaktadır. Süs taşlarına elmas, yakut, uvarovit, kemererit, zümrüt ve obsidyen örnek gösterilebilir. Obsidyen eski çağlarda kesilip, parlatıldıktan sonra yüzük, kolye, küpe, bileklik, broş (Genellikle kıyafetleri birbirine tutturmak için kullanılan demir, bakır, altın, gümüş ve benzeri şekillendirilmiş metallerin üzerine koyulan işlenmiş mücevherlerden oluşan iğne benzeri takı çeşidi.) ve benzeri takıların yapımında kullanılmıştır.

Obsidyenden yapılan bu süslü taşlar dekoratif amaçlarla da kullanılmaktadır. Bunlara heykeller, kafatasları, şamdanlar(mumları tutmak için dekoratif amaçlı kullanılan çeşitli metallerden yapılıp süslenebilen bir tür mumluk.), vazolar, tabaklar, çeşitli sanat eserleri ve benzeri dekoratif eşyalar örnek verilebilir. Bunların dışında obsidyen geçmişte ve günümüzde siyah boya yapımında da kullanılabilmektedir.

Obsidyenin Sihir ve Büyü Alanında Kullanımı

Obsidyen eski çağlardan beri sihir ve büyü yapmak için kullanılmaktadır. Eski çağlarda cadılar, büyücüler, şamanlar (Eski kabile benzeri topluluklarda büyü yapmak ve ölmüş insanların ruhlarıyla iletişim kurmakla görevli olan kişi.) ve benzeri kişiler obsidyeni büyü yapmak amacıyla kullanmışlardır. Örneğin eski Aztekler obsidyenden aynalar yapıp bunu büyü gibi çeşitli amaçlarda kullanmışlardır.

Eski Azteklerin obsidyeni büyü yapmakta kullanmalarının nedeni obsidyenin eski Azteklerde obsidyen ve büyücülük tanrısı Tezcatlipoca ile ilgisi olmasıdır. Geçmişte yaşamış bazı toplulukların da obsidyeni büyü yapma amacıyla kullanmasının nedeni eski Azteklerin kullanım nedeniyle benzerlik göstermektedir. Obsidyenin büyü amacıyla kullanılmasının bir nedeni de görüntüsüdür. Obsidyen siyah olup aynı zamanda da cam görünümlü olduğundan dolayı büyü yapma ve benzeri aktivitelerde tercih edilmiştir.

Obsidyenin Bulunduğu Yerler

Dünyadaki Obsidyen Kaynakları

Obsidyen felsik püskürmeler sırasında lavın hızlı bir şekilde soğuması ile oluştuğu için volkanik bölgelerde oluşur. Obsidyen daha önce felsik püskürme geçirmiş yerlerde bulunur. Daha önce felsik püskürme geçirmiş yerlere: Ekvador, Meksika, Japonya, Yeni Zelanda, Kenya, İzlanda, Peru, Arjantin, Şili, Kanada, Ekvator, Yunanistan, Guatemala, Macaristan, Peru, Endonezya, İtalya, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri örnekleri verilebilir.

Amerika Birleşik Devletlerindeki obsidyen kaynaklarına yakından bakacak olursak Cascade Range bölgesinde bulunan Medicine Lake Volcano ile Newberry Volcano’nun kalderalarında ve California Eyaletinde bulunan Sierra Nevada sıra dağlarının doğusunda bulunmakta olan Inyo kraterlerinin üzerinde gezilebilir obsidyen yatakları bulunmaktadır.

Ayrıca ABD’nin Idaho, Montana ve Wyoming Eyaletlerinde bulunan Yellowstone Milli Parkı; Norris Gayzer Havzası ve Mammoth Kaplıcaları arasında bulunan bol miktarda obsidyen içermekte olan bir dağ yamacına sahip bulunmaktadır. Bunların dışında ABD’nin Colorado, Arizona, New Mexico, Utah, Texas, Washington, Idaho, Oregon, Pennsylvania ve Carolina Eyaletlerinde de obsidyen bulunduğunu görürüz.

ABD’deki Newberry Calderasındaki Siyah Obsidyen

Türkiye’de Obsidyen Kaynakları

Obsidyen ülkemizde bol miktarda bulunmaktadır. Volkan topoğrafyası bakımından Türkiye’nin en geniş yayılımına sahip olan Doğu Anadolu Bölgesi aynı zamanda zengin obsidyen yataklarına da sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesinde büyük bir bölgeyi kaplamakta olan volkanik dağların yaklaşık olarak 550 sene öncesine kadar aktif durumda bulundukları bilinmektedir.

Bu bölgedeki volkanlar, genelde Van Gölü Havzasında oluşan tektonik faaliyetler sonucunda doğu batı doğrultusunda kıvrım ve volkanitlerle oluşmuştur. Bölgenin zengin volkanik geçmişe sahip olması obsidyen yönünden zengin olmasına neden olmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi sahip bulunduğu jeolojik yapı nedeniyle önemli obsidyen yataklarına sahiptir.

Bölgenin en önemli obsidyen kaynaklarından biri Bingöl obsidyen yataklarıdır. Bingöl ilinin sınırları içerisinde bulunan obsidyen kaynakları genellikle Bingöl şehir merkezi ve Karlıova ile Solhan ilçesi arasında bulunan volkanik bölgelerde bulunmaktadır. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, jeolojik yapısı sebebiyle önemli obsidyen kaynaklarına sahiptir.

Erzurum-Kars Platosunda bulunmakta olan volkanik alanlar, bölgenin ana obsidyen yataklarını oluşturmaktadır. Erzurum ilinin batısında olan Söğütlü ilçesinin kuzeyinde bulunan tepelik bölgeler, Palandöken’in güneybatısı, Pasinler ve etrafındaki alan obsidyen yataklarının bulunduğu önemli yerlerdir.

Pasinler ilçesinin çevresinde büyük obsidyen kaynakları bulunmuştur. Pasinler ilçesinin çevresinde Tımar, Pelitli ve Kotandüzü gibi önemli obsidyen kaynaklarının yanı sıra Kavuşturan, Cin ve Çalıyazı Kalesi ile Sos Höyükte yapılan çalışmalarda bu yerlerin önemli bir obsidyen atölyesi olma ihtimali olduğu sanılmaktadır. Pasinler ilçesindeki obsidyen kaynakları ve obsidyen atölyeleri yakındaki yerlerin ihtiyacını kısmen karşılamasına ek olarak kilometrelerce uzaktaki yerlerle obsidyen ticareti yapmaktadır.

Obsidyenin Tarihi

Obsidyen Hakkında İlk Bulgular

Obsidyen kullanımına ait ilk bulgulara Paleolitik Çağ’da (Yontma Taş Devri diye de bilinir. Yaklaşık 2 milyon yıl önce başlayan ve yaklaşık 12 bin yıl önce son bulan çağ) rastlanmıştır. Obsidyen kullanımı yaygınlaşmaya Neolitik Çağ’da (Cilalı Taş Devri olarak da bilinir.

Yaklaşık M.Ö. 8000 yılında başlayıp yaklaşık M.Ö. 5500 yılına kadar süren çağ.) başlamıştır. Paleolitik Çağda kullanımı başlayan obsidyen, Neolitik Çağ’da ticarette adından söz ettiren bir meta haline gelmiştir. Tarih öncesi dönemlerde ticareti yapılan ham madde ve malların çoğu kısa süre dayanmış, bozulmuş ve arkeolojik veri olarak günümüze kadar gelememiştir.

Ancak obsidyen, birçok ham maddeden farklı olarak uzak mesafelere hem ham madde hem de işlenmiş ürün olarak aktarımı sağlanmış nadir malzemelerden biridir. Obsidyenin ticareti Neolitik Çağ’da başlamış bu da obsidyen kaynakları haricindeki alanlarda da kullanımına başlanmasına sebep olmuştur. Tunç Çağı ile Kalkolitik Çağ’da metal maddelerin kullanımının artması obsidyenin kullanım alanlarını azaltmıştır. Buna rağmen obsidyenin vazo, ayna ve benzeri eşyalarda kullanımı devam etmiştir.

Obsidyenin Tarihteki Yeri

Obsidyen tarih boyunca pek çok amaçla ve pek çok yerde kullanılmıştır. Tarih öncesi zamanlarda obsidyen çok önemli bir malzemeydi. Tarih öncesi zamanlardaki savaşlarda obsidyen bıçaklar, mızraklar, kılıçlar, ok uçları ve benzeri savaş aletlerinin yapımında kullanılmıştır.

Obsidyenin tarih öncesi zamanlarda savaş aletleri ve benzeri eşyaların yapımında tercih edilmesinin nedeni kontrollü bir şekilde kırılabilmesi, kolay şekillendirilebilmesi ve çok keskin hale getirilebilmesidir. Obsidyenin dayanıklı bir malzeme olması da bunlara dahildir.

Bu yüzden eski çağlarda obsidyen kaynakları çok önemlidir. Eski çağlarda obsidyen merkezleri genel olarak ticarette daha üstün konumda olmuşlardır.

Obsidyenin tarihteki yeri ve önemini Anadolu üzerinden inceleyecek olursak yine benzer sonuçlara ulaşırız. Anadolu, volkanik aktivitelerin farklı zamanlarda etkin olduğu bir bölgedir. Anadolu, Miyosen döneminden başlayarak Pliyosen ve tüm Kuvaterner dönemi boyunca yoğun bir şekilde volkanik aktivitelere maruz kalmıştır. Volkanların aktif olması Anadolu’nun Yakın Doğu’daki en zengin obsidyen kaynaklarına sahip olmasına sebep olmuştur.

Anadoluda yaşayan insanlar, obsidyeni pek çok alanda kullanarak ihtiyaçlarını karşılamış hem de ham maddesi olmayan yerlere gönderimini sağlayarak takas malı haline getirmişlerdir.

Bu, Anadolu’nun çok önemli bir obsidyen ticaret alanı olmasına sebep olmuştur. Anadolu dışında dünyadaki önemli obsidyen kaynakları Ekvador, Meksika ve Japonya’da bulunmaktadır. Bu ülkelerden bazıları büyük obsidyen yataklarına sahiptir. Obsidyen yatakları Hokkaido adasında yoğunlaşmıştır.

Bu ülkelere dışında Yeni Zelanda, Kenya, İzlanda ve Peru obsidyen bakımından zengin yerlerdir. Anadolu dışındaki bu önemli obsidyen kaynaklarında da Anadoludakiler ile benzer durumlar gözlemlenebilmektedir.

Tarihte Obsidyen

Obsidyenin Tarihi Önemi

Obsidyen eski çağlarda oldukça önemli sayılan bir maddedir. Obsidyen ticarette ve değiş tokuşta adından çok söz ettirmektedir. Bunun nedenleri obsidyenin kolay şekillendirilebilmesi, çok keskin hale getirilebilmesi, sürtülerek şekillendirilebilmesi ve kontrollü bir şekilde kırılabilmesidir. Bunların nedeni de obsidyenin fiziksel ve kimyasal yapısıdır. Bunlardan dolayı obsidyen pek çok alanda kullanılmaktaydı.

Bu alanların başında tıp, süslü taş ve mücevher yapımı, sihir ve büyü yapımı ile savaş aletleri yapımı gelmekteydi. Günümüzde obsidyen tıp alanında pek kullanılmasa da alternatif tıp alanında kullanılmaya devam etmektedir. Obsidyenin günümüzde süslü taş ve mücevher yapımı alanında kullanımı devam etmektedir.

Günümüzde sihir ve büyü alanında kullanımı pek yaygın olmasa da yine de rastlanabilir. Obsidyen son zamanlarda savaş aletleri yapımında kullanılmamaktadır. Obsidyen lavların hızlı bir şekilde soğuyarak katılaşmasıyla oluşur. Obsidyenin bulunduğu yerlere bakacak olursak bu yerlerin felsik püskürme geçirmiş yerler olduğunu görürüz. Eski çağlarda bu tarz bölgelerde yaşamış olan insan toplulukları obsidyeni kullanmış ve ticaretini yapmışlardır.

Bu sayede obsidyen kullanımı daha geniş coğrafyalara yayılmıştır. Sonuç olarak obsidyenin tarih boyunca çok önemli bir yeri olduğu anlaşılır. Obsidyenin bu özellikleri tarih boyunca pek çok uygarlığa yardımcı olmuştur. Pek çok uygarlık da obsidyeni pek çok farklı amaçla kullanmıştır. Buradan da obsidyenin eski çağlarda kısmen de olsa tarihe yön verdiği anlaşılabilir.

Kaynak

Manolya

Ben Manolya. Hakkımda bişiler yazmak istemiyorum, zira bişiler öğrenmek isteyenler hakkımda sayfasına bakabilirler efenim..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu