Makaledeki en önemli çıkarım, 1979 Kabe kuşatmasının, aşırılık yanlısı militanların Suudi Arabistan’daki Suud Hanedanı’nı devirmeye çalıştığı ve Mescid-i Haram’ı ele geçirdiği önemli bir olay olduğudur.
Özet
- 20 Kasım 1979 – 4 Aralık 1979 tarihleri arasında gerçekleşen olay, Suudi Arabistan’ın Mekke şehrindeki Ulu Cami’nin ele geçirilmesiyle başladı.
- Juhayman grubu, Suudi Hanedanı’nın devrilmesini ve İslami kıyametin lideri olarak gördükleri Muhammed Abdullah el-Kahtani’nin liderliğinde bir teokrasi kurmayı amaçladı.
- Fransa’nın GIGN danışmanları aracılığıyla desteklenen Suudi Arabistan Ordusu, Mescid-i Haram’ı geri almak için İhvan’la iki hafta süren bir çatışmaya girdi.
- El Kahtani ve birçok militan öldürüldü, ancak Juhayman el-Otaybi ve 68 takipçisi saldırıdan sağ kurtuldu, esir alındı ve idam edildi.
- Saldırının ardından Suudi Arabistan, İslam hukukunu daha katı bir şekilde uygulamaya başladı ve İslami din polisini güçlendirdi.
- İsyancılar, İslam Üniversitesi’ndeki ilahiyat öğrencilerinden gelen Ulema ile ilişki kurdu.
- Mescid-i Haram’ın ele geçirilmesi, Suudi hükümetinin, camiyi geri almak için dini onay alması ve askeri güç kullanma konusundaki içsel çatışmasını gösterdi.
- İsyancılar, zengin bağışçıları sayesinde iyi silahlanmış ve eğitilmişti; Suudi güçleri, Mescid-i Haram’ı geri almak için uzun süren bir kuşatmaya girdi.
- Suudi hükümeti, camiyi agresif bir şekilde geri almaktan ziyade militanları aç bırakma stratejisini benimsedi.
Kâbe Baskını:
Tarih 20 Kasım 1979. Binlerce Müslüman hac vazifesini yerine getirirken, kalabalığın içerisinde 40 yaşındaki Cuheyman el Uteybi’nin liderliğini yaptığı 200 kadar kişi de bulunuyordu. Yakın bir geçmişte ölmüş olanların ruhlarının şad edilmesi amacıyla avlunun ortasında üzerleri kapalı tabutlar koyulmuştu.
Bir anda tabutların içlerinden tabanca ve tüfekler çıktı. Eylemciler, mikrofonu ele geçirerek “Müslüman kardeşlerim, bugün Mehdi’nin gelişini ilan ediyoruz… Adaletsizlik ve baskı altındaki dünya artık Mehdi’nin eliyle adil bir şekilde yönetilecek.” diyordu.
Çok kısa bir sürede de Mescid-i Haram’ın kontrolü ele geçirildi. Suudi Arabistan’da dini ve toplumsal değerlerin yozlaştığını savunan bu militanlar, JSM adlı hareketin üyeleriydi. 18 yıl boyunca Suudi Arabistan’da Kraliyet muhafız alay komutanı olan ve görevi bıraktıktan sonra Suudi Kraliyet Ailesi’nin eleştiren, Kraliyet’in yozlaştığını söyleyen risaleler yazan Uteybi, geçmişinin günahlarla dolu olduğunu ancak tövbe ettiğini söylüyordu.
Kendisi yasadışı ticaret ve uyuşturucu kaçakçılığı yapmıştı. Suudi Kral da Muhafız Alayı’nın başında bulunan Prens Abdullah da yurt dışındaydı. Suudiler şaşkındı, ne yapacaklarını şaşırdı. Şaka gibi ama onlarca silahlı militana sadece 2-3 polis devriye aracı göndermişlerdi. Gelen polisler keskin nişancılar tarafından öldürülünce Suudiler “dank” etti.
Militanlarda “Mehdi’nin askeri” olmanın vermiş olduğu bir gurur vardı. Ölümden korkmuyorlardı. Bu arada “ölümsüz olan Mehdi” vurulmuştu. Suudiler isyancıları öldüreyim derken Hacıları da öldürdü. İlerleme geç de olsa devam ediyordu ancak militanlar yerin altındaki hücre ve labirentlere çekiliyordu. Militanları canlı ele geçiremeyen Suudiler, Pakistan’dan destek istedi ancak o da başarılı olamadı.
Kral, Fransa Cumhurbaşkanı D’Estaing’den yardım istedi. Batı karşıtı eylemcilerin, Batı’nın Suudi petrollerindeki tekelini kırabilir düşüncesi Fransızları da korkutmuştu. Fransız Özel Kuvvetleri operasyonun planlamalarına girişmişti ama bir engel vardı.
Gayrimüslimler Kabe’ye giremiyordu… Fransız askerlerinin, gayrimüslimlerin alınmadığı Mekke’ye, alimlerin fetvası üzerine kelime-i şehadet getirerek girdiği iddia edildi.
Fransız anti terör birlikleri tarafından baskın çok akıllı bir yöntemle sona erdirildi. O günlerde Mekke’nin su şebekesi yenileniyor ve şehrin her tarafına geniş borular döşeniyordu. Su şebekesinin planları değiştirildi borular Kabe’ye ve altındaki geçitlere uzatıldı.
Sonra içeriye tonlarca metre küp su basıldı. Suya elektrik verildi. Fransız anti terör timlerine sadece suda yüzmekte olan cesetleri toplamak kaldı. Cuheyman da dahil ele geçirilen 63 militan Suudiler tarafından önce kolları ,sonra ayakları ve en nihayetinde kafaları kesilerek taksit taksit doğranarak idam edildi. İki haftalık sürecin sonunda, 127 Suud askeri, 117 Yeni İhvan grubu üyesi ve olay sırasında çevrede bulunan 26 kişi hayatını kaybetti.
İran Devrimi’nden Sovyetler’in Afganistan’ı işgaline, Usame Bin Ladin’den radikal ideolojilerin çıkışına kadar birçok olaya sahne olan 1979 yılı, bölge için oldukça önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. Kabe baskını, özellikle kendisinden sonra ortaya çıkan El-Kaide, DEAŞ gibi terör örgütleri için örnek teşkil etti.
Bu olay, Suudi Arabistan’ın iç politikasında ve dini uygulamalarında önemli değişikliklere yol açtı.