Eski Mısır Kralı II. Ramses Kimdir
II. Ramses
II. Ramses, Eski Mısır’ın Yeni Krallık döneminde tahta çıkmış XIX. Hanedanı’nın üçüncü hükümdarıdır. Maneton’a ve bazı tarihçilere göre altmış altı yıl tahta kalmıştır.
Tahtta kaldığı sürede Yukarı ve Aşağı Mısır boyunca kuzeyden güneye birçok eser yaptırtmıştır. Eski eserlerin üzerlerine kendisi için yazılar ve resimler kazıtmıştır. Bu yüzden Mısır geleneklerinden biri olan yeni gelen kralın bir önceki kralın ismini kazıttırma geleneği de II. Ramses ile bozulmuş, tarihte eksik parçalar oluşmuştur.
Duvarlara kazıttırdığı figürler ve resimler ile kendi hakkında bir “savaşçı kral” imajı yaratsa da sadece hükümdarlığının ilk on yılında seferler düzenlemiştir.
Yaptırdığı Eserler
II. Ramses’in görkemli bir kral olma çabası yaptırdığı yapılarda da açıkça görülmektedir. Yeni Krallık Dönemi’yle birlikte görkemli yapılar yapılmaya başlanan Mısır’da birçok lokasyona anıtlar ve kendi figürlerini yaptırtmıştır.
Kendisi adına Teb kentinde “Ramesseum” adını verdiği bir ölüler tapınağı inşa ettirmiştir. Çok geniş bir alana yayılan ve çok görkemli olan bu tapınağın duvarlarına Kadeş Antlaşması’nın hikayesini kazıttırmıştır. Ramesseum’da aynı zamanda kralın devasa heykelleri de bulunmaktadır.
Eşi için ise Nubya bölgesine bir tapınak yaptırtmış, hemen yanına ise kendisi adına daha büyük bir tapınak inşa ettirmiştir. Şimdilerde bu tapınaklar yakınlardaki bir göle yapılan baraj nedeniyle farklı bir yere taşınmıştır.
Bu tapınağın duvarına da ünlü Kadeş Savaşı’nın hikâyesini yazdırmıştır. Aynı zamanda Luksor Tapınağı’na da savaşın hikayesini kazıttırmıştır.
Saray ve Aile Hayatı
Büyük Ramses; karakterini yansıtan görkemli tapınakları, stelleri ve diplomatik başarıları dışında oldukça aktif bir saray hayatına da sahipti. Babasıyla birlikte ortak hükümdar olduğu zamanda Memphis’te büyük bir saray ve bir harem alıp oraya yerleşti.
O sıralar kendisinin iki eşi vardı: Nefertari ve İsetnofret. İki eşinin de kökenleri tam olarak bilinmemektedir. Aynı şekilde II. Ramses de Mısır’a göçmen olarak gelmiştir. II. Ramses’in eşlerinden Nefertari’ye daha fazla ilgi duyduğunu yaptırdığı birçok eserden anlamak mümkündür.
Daha önce belirttiğimiz gibi Nubya’da eşi Nefertari için bir tapınak yaptırmıştır. Nefertari’nin olağanüstü güzelliği için Kraliçeler Diyarı’ndaki mezarına koyulmak üzere birden fazla heykel ve resim yaptırılmıştır. Bazı tarihçilerin ortaya attığı spekülasyonlar II. Ramses’in diğer eşi olan İsetnofret’i bilerek gizlediğini düşündürtmüştür.
II. Ramses’in katıldığı resmi etkinliklerde yanında Nefertari’nin de bulunması, kraliçenin tarihte önemli bir yeri olduğunu ve Büyük Ramses’in eşine ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Nefertari birçok törende boy göstermiş, önemli kararlarda da II. Ramses’in fikir danıştığı birisi haline gelmiştir.
Eşine bu kadar âşık olmasının yanı sıra, Ramses’in haremindeki diğer kadınlara da ilgi gösterdiği açıktır. II. Ramses’in haremindeki kadınlardan yüz kadar oğlu ve kızı olduğuna inanılır. Bu çocukların her biri tarih sayfalarında görülmez, sadece Nefertari ve İsetnofret’ten olan çocuklar tasvir edilmiş veya hikâyelerde yer almıştır.
Erkek çocukların babalarının yerine tahta geçmek için epey beklemesi gerekmiştir. Büyük Ramses, hükümdarlığını yaklaşık yetmiş yıl boyunca korumuş ve otoriteyi sağlamıştır. II. Ramses; çocuklarını Mısır’ın yönetici kadrolarına, ruhban sınıfına ve askeri merkezlere atamış, onların tecrübe kazanmasını istemiştir (bu yaklaşım, Osmanlı İmparatorluğu’nda uygulanan Sancak sistemini andırmaktadır).
Yürüttüğü bu politika, otoritesini korumasında epey etkili olmuştur. Çünkü II. Ramses kuzeyden gelen bir göçmendi ve Yukarı Mısır havzasına yabancıydı. Çocuklarının bu bölgelere dağılması onun hükümdarlığının Teb bölgesindeki elit kesime ulaşmasını sağlamıştı.
Prens Khaemwaset
II. Ramses’in en sevdiği çocuklarından biridir. Kral, Khaemwaset’i hep farklı bir yerde tutmuş, yüksek mevkilere gelmesini sağlamış ve önemli görevlerde ona yer vermiştir. Memphis’in koruyucu tanrısı olan Ptah’ın baş rahipliğini yapmıştır. Bu görev, Eski Mısır’daki en prestijli görevlerden birisidir.
Büyüdüğü ve yaşadığı bölgedeki Eski Krallık’tan kalma birçok eserin onu büyülemesi içinde bir arkeoloji ve mimari sevgisi oluşturmuştur. Kendisi bilinen ilk arkeologlardan biridir. Mimariye olan ilgisiyle beraber birçok tarihi eseri restore etmiş, babasına göre daha gelenekçi bir sistem yürütmüştür. Eserleri yaptıran kralların unvanlarıyla birlikte isimlerini de onardığı binalara kazıttırmıştır.
Ölümünden sonra saygıyla hatırlanan bir bilgin haline gelmiştir.
Kadeş Savaşı ve Antlaşması
II. Ramses’in hükümdarlığında süresince yaşanmış en önemli olay şüphesiz ki Hitit Devletiyle Mısır arasında geçen M.Ö 1275 tarihli Kadeş Savaşı’dır. Kadeş Savaşı’nın bu ününü, II. Ramses’in yaptırdığı eserlerin neredeyse tamamında bulunmasından anlamak mümkündür.
Kadeş Savaşı, Suriye’nin bir kenti olan Kadeş’i Hititliler’den geri almak için Mısır’ın taarruza geçtiği bir savaştır. Fakat hatalı bir istihbarat ve ordunun rehavete kapılması nedenleriyle Mısırlılar bekledikleri zaferi kazanamamıştır.
II. Ramses, Suriye’deki gerilimi görmüş ve ülkenin kuzeydoğusuna bir üs inşa ettirmiştir. Pi-Ramses adındaki bu üs, Mısırlılar için hem bir istihbarat merkezi olmuş hem de Suriye’ye geçişi kolaylaştıran stratejik bir konumda bulunmasıyla önem kazanmıştır. Aynı zamanda Akdeniz’in kıyılarından Mısır’a gelecek saldırılar için de önemli bir savunma noktasıdır.
II. Ramses, Hititliler’den önce davranmak üzere M.Ö 1274 yılında Amon, Ra, Ptah ve Seth isimlerindeki dört kol ordusuyla birlikte Suriye’nin Kadeş kentine doğru yola çıkmıştır. Mısırlılar bu savaşa yaklaşık yirmi bin kişilik tam teşekküllü bir ordu ve dönemin ötesinde bir teknolojiye sahip savaş arabaları ile hazırlanmıştır.
Savaş esnasında II. Ramses önderliğindeki Amon kolordusu, ana ordudan epey uzaklaşmış bulunuyordu. Kadeş kenti yakınlarında aldıkları bir istihbarat ile Amon kolordusu, Hititlere beklemedikleri bir anda saldıracaklarını düşündüler. Kent yakınlarında bir yere kamp kurdular.
Hititler, en az Mısırlılar kadar savaşa hazırdı. Hitit kralı II. Muvatalli, vassallarıyla yaptığı antlaşmalarla ülkesini sefer sırasında Anadolu’dan gelecek saldırılar için güvenceye aldı. Hitit ordusundaki savaş arabası teknolojisi Mısır’a göre daha ilerideydi. Mısır’daki arabalarda sürücüyle beraber bir savaşçı bulunurken Hitit’te savaşçı sayısı ikiydi.
Bu da savaş arabasıyla yapılan muharebelerde Hitit’i avantajlı bir hale getiriyordu. Ordunun kalan kısmı ise çağın gerektirdiği şekilde piyadelerle donatılmıştı.
II. Ramses komutasındaki Amon kolordusu kamp yaptıkları sırada daha önce aldıkları istihbaratın yanlış olduğunu yakaladıkları Hitit ajanlarından öğrenmişti. Ancak Hititler hızla harekete geçtiler ve Asi Nehri’ni geçen Mısır ordusunu hazırlıksız yakaladılar. Ra kolordusu gelen saldırı karşısında çaresiz kaldı. Pek az Mısır askeri II. Ramses’in yanına sağ ulaşabilmişti.
II. Muvatalli önderliğindeki Hitit, kaçan askerleri takip etmiş ve Büyük Ramses’in de olduğu ana kampa ulaşmıştı. Çağın gördüğü en kanlı çarpışmalardan birisi gerçekleşti.
II. Ramses savaşa bizzat katılmakla kalmayıp yenilmek üzere olduklarını anladığı sırada deniz yoluyla arkadan yolladığı yedek ordunun yetişmesiyle durumu eşitlemeyi başarmasıyla askeri dehasını göstermiştir.
Bu sayede Mısır, Hititleri bozguna uğratmayı başarmış ve geri püskürtmüştür. Geri çekilen Hitit ordusu nehri geçerken büyük kayıplar vermiş, neredeyse imha olmuştur ve II. Ramses önderliğindeki Mısır ordusu Hitit’e karşı görkemli bir zafer kazanmıştır.
Bu hikâye II. Ramses’in emriyle kendisinin yaptırdığı neredeyse tüm eserlere hem resim hem de yazı olarak oyulmuş ve yazdırılmıştır. İronik bir şekilde Kadeş Savaşı’nı aydınlatan başka bir Mısır kaynağı yoktur.
Aynı şekilde Hititler’de de bu konu hakkında hiçbir eser ele alınmamıştır. Aksine Hititlerin Kadeş bölgesinde savaştan sonra daha aktif olduğu tarihçilerce kabul edilmiştir. Bu tarihten sonra da iki devlet arasında büyük çaplı bir muharebe izine rastlanılmamıştır.
Kadeş Antlaşması da bu savaştan sonra imzalanan bir barış antlaşması değeri taşımamaktadır. Kadeş Antlaşması, savaştan on yedi yıl sonra M.Ö 1258 yılında tarihin ilk yazılı antlaşması olan kardeşlik ve barış antlaşması olarak imzalanmıştır. İmzalanma nedenlerinden birisi de Mezopotamya’da aktif bir role bürünen Asur devletidir.
Bir dönem Mısır’a da egemen olan Mittanileri boyunduruğu altına alan ve Fırat’a kadar ilerlemiş Asur’dan çekinen ve kendilerini güvene almak isteyen Hitit ve Mısır devletleri Kadeş Antlaşması’nı imzalamıştır. Antlaşma metni, Karnak Tapınağı’nın bir duvarına yazılmıştır.